Zaman Boyutunda Aşk

Traklar Üçlemesini yazma fikri, 2019 yılının Ekim ayında Bursa’nın şirin sahil beldesi
Mudanya’da ziyaret ettiğim Myrleia Antik Kentinde doğdu. Kazı alanının zihnimde
oluşturduğu düşünceler; Bursa’nın diğer ilçelerine dokunup zaman içinde İstanbul, Balıkesir,
Kocaeli, Zonguldak, Kastamonu İlleri ile Kapadokya ve Karadeniz Bölgelerine, oradan
Mardin ve neredeyse tüm Anadolu’ya ulaştı ve Odrys Krallığına kadar yolculuğuna devam
etti.
Bu fantastik hikâyeyi sağlam temellere dayandırabilmek için Erken Arkaik Dönem
öncelerinden başlayıp, Helenistik Dönem sonuna kadar olan zaman dilimini araştırırken,
Sanat Tarihi ve Arkeoloji dallarında araştırmacı kimlikleri ile anılan isimlerin bazılarına
ulaşabildim. Traklar hakkında yazılmış kitap ve binlerce sayfa bilimsel makaleyle onlarca
saatlik videolu anlatımı ve ulaşabildiğim kaynaklardaki bilgileri doğru özümsememi sağlayan
böylesine dost insanlara sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum.
Romanya, Bulgaristan ve Türkiye’nin yaptığı arkeolojik çalışmalar birçok yeni bilgiyi gün
yüzüne çıkardı. Traklar; Helen ve Roma Medeniyetleri daha ortalıkta yokken Trakya,
Marmara ve Batı Karadeniz topraklarında var olan bir kavim. İskitlerle kan bağları olma
ihtimali yüksek. M.Ö. 1200’lerde Anadolu’ya göç eden Firigler ve Bitinya ile Mysia (Misya)
devletlerini kuranların da Trak kökenli olduğu artık biliniyor.
Asırlar boyunca birçok kavim saygıyı hak eden çabalar gösterip varoluşlarını sağlayan
zorlu yolculuğu devam ettirmişler. Yani; ayrışarak veya birleşerek bu günkü toplumların
tortusundalar. Helen Şehir Devletleri ve bunlara bağlı Anadolu topraklarında kurulmuş
koloniler yazıyı kullandıkları için tarih sayfalarına kendilerini istedikleri şekilde servis
edebilirken Traklar dâhil, yazı kullanmayan birçok kavmin ayak izleri görünmez veya flu
kalmış.
Bu üçlemede yer alan fantastik hikâyelerin akışına paralel olarak, örtülü izleri bir roman
formatında da olsa daha görünür hale getirmeye çalıştım. Sonunda, kronolojik haritaya ve
yaşanan zaman dilimlerindeki arkeolojik ve bilinen tarihi gerçekliklere sadık kalınarak
oluşturulan destansı bir aşk hikâyesi çıktı ortaya.
Öyle sanıyorum ki kahramanı Trak olan ilk fantastik romanı yazmak bana kısmet oldu.
Bununla tabi ki kıvanç ve mutluluk duyuyorum ama gönlümün arzusu bu kadar değil ki!
Dileğim; kazdıkça altından tarih fışkıran bu topraklardaki emanetlere devletin ve bilim
insanlarının sahip çıkması.
Dileğim; birçok Trakyalının kendi il, ilçe ve köyünde yaşadığını düşündüğü kahraman
Trakları anlatan hikâye, masal ve romanlar yazarak onları onurlandırması.
Söz uçar, yazı kalır. Tarih kitaplarında olduğu ve olmadığı gibi!